*** SEVGİ YOLU ***
  AŞK DEDİĞİN
 

Aşk Suya Düşünce....


Güzellik bakanın gözündedir ezelden.
Bakılanı güzel eyleyen bakıştır........



AŞK

Siz beraberlik için doğmuşsunuz. Ölüm meleğinin beyaz
kanatları sizi ayırana kadar ayrılmayacaksınız.

Ama birlikteliğinizde mesafeler bırakın, bırakın ki;
cennetin rüzgarları aranızda dans edebilsin...

Birbirinizi sevin ama, aşk tutsaklığı istemeyin.
Bırakın aşk, ruhunuzun kıyılarına vuran dalgalar gibi
olsun...

Birbirinizin bardağını doldurun ama aynı
bardaktan içmeyin; ekmeğinizden verin birbirinize ama
aynı somundan ısırmayın!

Birlikte şarkı söyleyin,
lakin birbirinizi yalnız bırakmayı da bilin...

Sazın telleri de yalnızdır ve armoni içinde aynı
melodiyi seslendirir. Birbirinize kalbinizi verin ama
karşılıklı kilitleyip saklamak için değil!

Sadece hayatın eli o kalbi saklar. Birlikte
durun, ama yapışmayın,tapınakların sütunları da
bitişik değildir.

Ve unutmayın meşe ile çınar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...





Aşk dediğin beklemektir Ey Sevgili!
Kays gibi Mecnun olana kadar, Hz. Yakup gibi aydınlığa hasret kalana kadar beklemek bekleye bekleye gözden olmak, sözden olmaktır.
Ve beklemek dünyanın en asil eylemidir, eğer beklenene değecekse. Bilesin!

Aşk; yanmaktır Ey Sevgili!
Yanıp kül olmaktır, Kerem gibi Aslına ermektir. Ateşin ortasına hesapsız girmektir İbrahim misali. Ki onun gönlünün yangınıdır ateşi gülistana çeviren.
Ki yanmak insanı kurtarır hamlıktan çiğlikten. Hem ne diyordu şair; “Yanmışın halinden ne bilsin ham/ Sükut gerektir bize gayrı vesselam..
Gözlerinden ayrı geçen her an yanmaktayım. Bilesin!

Aşk; bedel ödemektir Ey Sevgili!
Bülbül, gonca gülü görebilmek için her seher uyanık olmak ve güle ulaşmak için yüreğini gülün dikenine asmak, kanını akıtmak zorundadır. Ya ben yüreğimi nereye asayım Ey Sevgili.
Çünkü Aşk bedel ister, külfetsiz nimet olmaz.
Beklemek bedel ödemekse eğer hâlâ ödüyorum o bedeli. Bilesin!

Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili!

Mecnun gibi aklından, Kerem gibi bedeninden vazgeçmek. Yardan gayrısından, cümle cihandan vazgeçmek.
Yemeden, içmeden, uykudan uyanıklıkdan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince.
Senin için senden vazgeçmişim. Bilesin!

Aşk; bilmektir Ey Sevgili!
Bir tek yârı bilmek, onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir.
Onun selamı ile gelen bela olsa EyvALLAH (c.c.) diyebilmektir.
Kızmana, gülmene, gelmene, gitmene hepsine EyvALLAH. Bilesin!

Aşk; susmaktır Ey Sevgili!
Onun güzelliğini, iyiliğini tarif etmeye gücün yetmediği an susmaktır. Kelâmın, kalemin, sözün tükendiği yerde, manayı sessizliğe yükleyip susmaktır.
Artık sustum Ey Sevgili. Bilesin!
Aşk dediğin susup beklemektir,

 

ve aşk sevdiğinin izinden gitmektir..

 

 yazar:

Mustafa TÜRKARSLAN



Sevgilinin yüzü mü ; 
aşk yangınını alevlendiren ilk kıvılcımdır.
Aşığın kalbi mi;
ilk bakıştan sonra suda titreyen bir mehtap.
Göz ....
 Savaşı başlatan haberci
Bakış ....
 Elde olmayan kader ; 
ilahi kaza.
Ve aşk .... 
Kalp ile göz arasında kutlu bir hadise...

Senai Demirci



AŞk Bİr'dİr...

İbrahim' in kalbindeki aşk ateşi Nemrut' un ateşine göre ser ve selametli idi.
Ya Musa'nın asası neydi?

Aşk değil miydi?

Nefsin sihirbazlığının bütün hayallerini bir anda yutuvermiş..
Evet, nefs bilgiyi saptırabîlirdi. Ama nefs, aşkın karşısında bir hiçti.

Aşk hükümdardır.
Herşey onun emrindedir.
"Bir şehre hükümdar girince orayı harap eder"

Eğer kalbimize aşk girerse nefsin tüm putlarını kırar, temizler.
ALLAH aşkın efendisidir; aşk da kainatın efendisi.

Allahca seven kalbe bütün dünya girse bile o kalbin haberi olmaz, o kalbe zarar gelmez
Ama içinde ALLAH' a sevgi bulunmayan kalbe dünyanın bir zerresi girse o kalp boğulur, dünyaya mağlup olur.

Bir sultanın binlerce kölesi olur ve o memleket itaat sayesinde huzur ve sükunet bulur.
Fakat sultansız bir ülkede iki köle dahi olsa orayı kargaşaya boğar.

Aşkı bulana dünya köle olur.
Aşksız olan kargaşanın kölesi olur.
Aşk herşeyi tek bir şeye bağlar.

Aşk, BİR' i görmek, BİR' istemektir






AŞk Rahmettendİr...

VE İNCE BİR nimettir! Ve dahi hikmetle anlaşılmaya, şefkatle sevilmeye lâyıktır.

İbrahimî "Lâ uhibbu'l-âfilîn" feryadının üç harf ve altı noktaya dökülmüş halidir aşk.

Güzelliğe iştiyaktır ve hakikî güzeli gösteren bir pusuladır.

Batıp yitenin sevgili olamayacağını haykıran bir dellâldır.

Kalbimin ebedî aşk için yaratıldığını ve sadece ama sadece Ona ayna kılınan o kalbe, kaybolup giden zeval mahkûmlarının giremeyeceğini anlatan bir işarettir.

Aşk ile ebede yönelirim ve aşk gözyaşlarıyla Ebedî Sevgili'yi ararım.

Mecazî sevmelerin ve sevgililerin elemini aşk ile hissederim; onları hakikî sevmeye ve Sevgiliye aşk ile köprü eylerim.

Ve o zaman, işte o zaman Mevlâna Cami gibi aşk ile yüzümü çokluktan birliğe çeviririm.

Sadece biri ister, biri çağırır, biri talep eder, biri görür, sadece biri bilir ve biri söylerim. Başkalarının istemeye, çağırmaya, görmeye ve bilmeye lâyık olmadığını bilirim.

Ki, aklım yorulsa da, bakmayı ihmal etse de vicdanım Onu unutamaz.

Ben vicdanımı inkâr etsem de, vicdanım Onu görür, Onu düşünür, Ona yönelir.

Hads denilen yıldırım gibi intikal [geçiş, ulaşma] melekem hep vicdanımı tahrik eder.

Hadsin şiddetli hali olan ilham, vicdanımı nurlandırır.

Meyilin şiddetlisi olan arzu ve arzunun şiddetlisi iştiyak ve onun şiddetlisi ilâhî aşk, vicdanımı hep Onun marifetine sevkeder.

Fıtratımdaki bu incizab (çekilme) ve cezbe, cazibedar bir hakikatın cezbiyle olabilir ancak.

Ve vicdanım bu cezbesi ile tanır ALLAH'ı.

O cemal Sahibi tecelli ettiğinde, perdesiz şâşaayla daim tecelli ettiğinde cezbeye düşer vicdanım.

Vicdanımın bu cezbesi ve incizabı hem Onun Vacibü'l-Vücud oluşuna, hem de Celâl ve Cemal Sahibi oluşuna kesin bir delil olur.

Sadece benim değil, bütün varoluşun kalbindedir aşk ve yok olmayan bir Mâşuk'u gösterir.

Ben ki insanım, varoluş ağacının meyvesiyim. Nasıl ki ağaçta olmayan meyvede görünmez; o halde, benim sinemdeki ilâhî aşk gibi, kâinatın sinesindeki hakikî aşk da Ezelî bir Sevgiliyi gösterir.

Zira, kâinattaki bütün çekimler, çekilmeler, çekiciliklerin cazibedar bir hakikatın çekimiyle olduğunu gösterir aşk uyanık kalbime.

Yeryüzü meczub bir mevlevi gibi o aşkla döner güneşin etrafında.

Elektronlar aynı Sevgilinin cezbesiyle döner çekirdeğin etrafında.

Oksijen ve hidrojen o aşk ile birleşirler ve su gibi rahmetin cisimleşmiş halini meyve verirler.

Bülbül aşkın cezbesiyle güle nağmeler dile getirir.

Varlıkların bütün dönüşleri, bütün hareketleri, bütün çekim kanunları aşktandır.

Bütün kâinatın mayası aşktır.

İlâhî aşkın şarabıyla zerrelerden yıldızlara kadar herşey istidadına göre kendinden geçmiştir.

Aşkın ateşiyledir ki, Ezelî Güneş'e doğrudan aynalık yapan, Ona her hal ve şartta yönelebilen "reşha"nın içindeki katılıklar yanar, ziya ile nura döner.

Aşığım ben; varlığa... hayata... bekaya... kemale... cemale... aşığım.

Benliğimden soyunduğumda, imanın şuurunu giyindiğimde anlarım ki, aşkım aslında Onun isimlerinedir, Onadır.

Onun bekasına, Onun kemaline ve cemalinedir.

Zira hakikî beka Onundur; eksiksiz kemal Onundur ve kusursuz ebedî cemal Onundur.

Aşkım Onun cemaline, kemaline bir delildir.

Aşkım ve muhabbetim marifetimdir, kulluğumdur...

Aşkı hikmetle anlamayanlara, şefkatle sevmeyenlere aşkolsun!


Murat Çiftkaya


 
  Toplam 75806 ziyaretçi (140781 klik) burdaydı! ARAMADIN KI, BULASIN.....  
 
***"Bir damla gözyaşında saklı “Can” ,,, Bir damla gözyaşı “Can”a hayat bulduran ..."*** "Suskunluğumu en güzel dua kıl YA RABB! ...."*** Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol